Yenileniyoruz... Tüm verilere ulaşamayabilirsiniz.

Sevincin ve Acının Sanatı, Tiyatro

Sevincin ve Acının Sanatı, Tiyatro Anlatmak ve anlamaya çalışmak bana her zaman iç içe geçmiş uğraşlar gibi gelir. Bu nedenle söz söylemenin, hikayeler anlatmanın, aslında bütün sanatsal çabaların; en az anlatmak kadar, anlamaya çalışmak amacına dayandığını düşünüyorum. Bilgece bulduğum Bacon’un “Sanat, doğaya eklenmiş insan demektir.” sözünü de böyle anlıyorum. Bu

Bir Kuşaktan Bir Kuşağa Zülfü Livaneli

Ömrünü müziğe, edebiyata ve sinemaya adadı… Hafızalarımıza kazınmış bestelerin, ellerimizden bırakamadığımız romanların ve hepimizin hayatında iz bırakan sinema filmlerinin yaratıcısı Zülfü Livaneli’yi; Sezen Aksu’dan, Fazıl Say’dan, Feridun Düzağaç’tan, Selda Bağcan’dan ve Teoman’dan dinledik… Sezen Aksu Birini doğru anlayabilmek için üretimini, bu üretimin sürekliliğini ve tutarlılığını esas almak gerektiğine inanırım. Zülfü,

Elia ile Yolculuk

Dünyaca ünlü sinema ustası ve yazar Elia Kazan, kendini bir Amerikalı ya da Yunan gibi değil, bir Anadolulu gibi hissederdi. Pek çok oyuncuyu da birlikte çalışmaya “Anadolu gülüşü” dediği yetenekle ikna ederdi. Bu yetenek onu, hayatı boyunca taşıyacağı “işbirlikçi” etiketinden kurtaramadı. McCarthy dönemindeki hataları, onu ömür boyu kovaladı. Üçüncü Oscar’ını

Huzursuzluk

Merhamet zulmün merhemi olamaz! İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine

“Konstantiniyye Oteli”: Sanat Nasıl Romanlaştırılır? (2)

II- İstanbul'un Çok-katmanlı, Çok-Kültürlü Tarihinin Yazınlaştırımı Livaneli, romanda geçmişi ve şimdisiyle İstanbul'u tek mekân olarak şiirselleştirmiştir.   Romanın hemen başında aktardığı "Konstantiniyye bir gün elbet fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onun askeri ne güzel askerdir" (Hazreti Muhammed) hadisi ve "Dünya tek ülke olsaydı, başkenti Konstantiniyye olurdu" (Napoleon Bonaparte)

“Konstantiniyye Oteli”: Sanat Nasıl Romanlaştırılır?

Prof. Dr. Onur Bilge KULA Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi I. Sanat Romanı, Thomas Mann ve Zülfü Livaneli Alman filozof Ernst Kassierer "Kant'ın Yaşamı ve Öğretisi" adlı kitabında Immanuel Kant'ın estetiği felsefileştirdiği "Yargı Gücünün Eleştirisi" (1790) adlı ünlü yapıtını şöyle niteler: Kant, bu yapıtında "gençliğin yaratıcı gücüyle, yaşlılığın olgunluğunu ve yetkinliğini

2017 özgürlük yılı olsun

Değerli dostlar; Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, M. Kemal Güngör. Öyle görünüyor ki yılbaşını mapusta geçireceksiniz. Ama yalnızlık çekmeden, ama binlerce yüreğin sizlerle birlikte attığını bilerek, ama sizi anan, size dostluk duygularını, sevgilerini yollayan kitlelerin varlığını yüreğinizde hissederek.

Ne Okumalı?

Eskiden gazeteler ve “mecmua”lar, ünlü kişilere şöyle bir soru sorarlardı: “Issız bir adaya düşseniz yanınızda götürmek isteyeceğiniz üç kitap ne olurdu?” Şimdi evrende ıssız ada kalmadığı ve kalsa bile oraya düşecek kişinin Iphone, Ipad gibi araçlarından kitaplara sıra gelmeyeceği için böyle sorular sorulmuyor. Buna karşılık “okunacak kitap listesi” isteyen okur

Türk Faşizminin Niteliksel Dönüşümü

Hrant’ın katledilişinin yıldönümünde, ülkede kan gövdeyi götürürken, siviller, çocuklar, hamile kadınlar öldürülürken, yazan çizen düşünen insanlar hapislere doldurulurken, Türk faşizminin dönüşümü üzerine düşündüklerimi kısaca yazmak istiyorum. Bu kadar acı içinde duygularımız düşüncelerimizi bastırsa bile, elden geldiğince serinkanlı bir değerlendirme yapmak niyetindeyim.. Özellikle bizim kuşağın ömrü askeri darbelerle, cezaevleriyle, sistemli işkencelerle,

Arkadaşıma Veda

Yardımcısı Salih Bozok’un dilinden dâhi lider Mustafa Kemal Atatürk’ün hayat hikâyesi. Yüreği daima vatan sevgisiyle dolu iki arkadaşın, hayallerini gerçekleştirme masalı. Canım yavrum, Ben hayatım boyunca Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz bir hayranlık duydum ve daima onun izinden yürüdüm. Ne mutlu bana ki halkın, dâhi liderine duyduğu derin sevgiye tanık oldum.

Kendi Dilini Kesen Devlet

Dünyaya derdimizi anlatamadığımız yolunda genel bir kanı vardır bu ülkede. “Ah ah” der kimileri “herkes kendini tanıtıyor ama biz gül gibi memleketimizi bir türlü anlatamıyoruz şu dünyaya.” Belki de bir parça haklılık payı vardır bu yakınmada. Yurtdışına çıkan herkes, Türkiye’nin ne kadar az bilindiğini, daha da önemlisi yanlış tanındığını görür.

Livaneli, UNESCO elçiliğinden istifa etti

Livaneli, UNESCO elçiliğinden istifa etti 1996’dan beri Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür kurumu olan UNESCO’nun iyiniyet elçiliği görevini yürüten Zülfü Livaneli bu görevinden istifa etti. Genel Direktör İrina Bokova’ya gönderdiği bir mektupla istifasını bildiren Livaneli, UNESCO’nun yapısı gereği hükümetlerarası bir kuruluş olduğunu, devletler tarafından finanse edildiği için, hükümet politikalarını

Gözüyle Kartal Avlayan Yazar Yaşar Kemal

“Yaşar Kemal’in çevresinde esen, sanki kişiliğinin ve bedeninin ayrılmaz parçası olan, gittiği her yere, girdiği her mekâna, sanki onunla doğmuş gibi farkında olmadan taşıdığı bir rüzgâr vardı. İster yabancı ister bizden, ister köylü ister kentli, ister kadın ister erkek, herkesi etkisi altına alan bir rüzgârdı bu. Unutulmaz roman kahramanlarından Yel

Türk Faşizminin Niteliksel Dönüşümü

Türk Faşizminin Niteliksel Dönüşümü Hrant’ın katledilişinin yıldönümünde, ülkede kan gövdeyi götürürken, siviller, çocuklar, hamile kadınlar öldürülürken, yazan çizen düşünen insanlar hapislere doldurulurken, Türk faşizminin dönüşümü üzerine düşündüklerimi kısaca yazmak istiyorum. Bu kadar acı içinde duygularımız düşüncelerimizi bastırsa bile, elden geldiğince serinkanlı bir değerlendirme yapmak niyetindeyim. Özellikle bizim kuşağın ömrü askeri

Babamdan Kalan

ilk okuldayım …Küçük bi ilçesinde yaşıyorduk… babam İstanbul üniversitesi hukuk fakültesinde okumaya başladı… dönüşler bazen 2 ayı geçerdi.. kaç km ydi ki bu İstanbul niye gelmezdi ki Deli Hasan ( babamın namı Deli Hasan) 3. üniversitesini niye okusundu ki ? memurluk, sürgün bu kadar kötü birşey miydi ki? pazar günleri

Memleket Hasreti

Önce kendim hakkinda ufak bir bilgi vereyim, ben 44 yildan beri Almanya’ nin Heidelberg kentinde yasiyorum, yillar önce, ki bu 82 darbesinden sonra olmali, cünkü Siz o siralarda zannedersem Isvecteydiniz. Soguk bir kis gecesi saat 21.45 sularinda arabayla eve geliyorum, Köln radyosunu dinliyorum, tabii o zamanlar Almanyada Türk televizyonlari yok,

On Altı Yaş

On altı yaşındayım.Livaneli’ye olan hayranlığımı nasıl dile getirebilirim bilmiyorum.Iskenderun’daki konserine katılmıştım yaklaşık beş sene önce babam ve annemin gitmesi dışında benim gelme amacım Ey Özgürlük’ü dinlemekti çünkü çok daha önceki yıllarda ntv’de (23 Nisan programıydı yanlış hatırlamıyorsam) bir kız çocuğuyla bu şarkıyı söylemişti ve beni cok etkilemişti o zamanlar hatta

Hipodrom Konseri

1990 ya da 1991 yılları bahar aylari olmalı. Ankara Hipodrom’unda Livaneli konseri olacak. Öğrencilik yillarimizdan beri Zülfü Livaneli bizim çok dinlediğimiz, çok sevdiğimiz bi sanatçı. Hemen gelen tüm kasetlerini okul harcliklarindan artırarak almışız. Konserde sahneye yakın bir yer tutmak için iki mühendis arkadaş çalıştığımız şirketteki işlerimizi bırakıp, yanımıza hipodrom da