Yenileniyoruz... Tüm verilere ulaşamayabilirsiniz.

Bin yıllık yürüyüş

Tek tek bireyler tarafından kavranılamasa ve bilinç düzeyine çıkarılamasa bile bu “temel içgüdü” toplumların uzun vadedeki davranışlarını belirler. Bu açıdan baktığımızda, Türkiye’nin temel içgüdüsü “Batıya yürüyüş” olarak adlandırabileceğimiz bir eğilimdir.Çağlar boyunca Türkler, hep Batı’ya doğru ilerler.Kentlerimiz bile Batı’ya doğru gelişir.Ben bu maceraya “Bin yıllık yürüyüş” diyorum.1999 yılında Harvard Üniversitesi’nin nazik daveti ile Stone Hall’da yaptığım konuşmanın başlığı da buydu.Türkler yaklaşık bin yıl önce Çin sınırından Batı’ya yürüdüler. Horasan üstünden Anadolu’ya geldiler. Malazgirt sonrası Anadolu konukluğu da yetmedi, Rumeli’ye geçtiler. (Bugünkü terminolojiyi kullanıyorum. Yoksa bildiğimiz gibi, eskiden Anadolu’ya da “Diyar-ı Rum” deniliyordu.)İstanbul’u fethetmeden yüz yıl önce bile Rumeli’nde fetihler yapıyorlardı.Sonra dünyanın en güzel şehri olan Konstantinopol’ün alınması, Batı’ya doğru yapıyan yürüşüyün kilit taşlarından birisi oldu.Osmanlı İmparatorluğu geldiği yere yani Asya’ya bakmıyor, durmadan Batı’ya gitmek istiyordu.Kahire, Bağdat gibi Doğu seferleri, yüzyıllara damgasını vuran bu eğilimi değiştirmez.Osmanlı’nın “Kızıl Elma” ideali vardı. Belgrad’la yetinmiyor, Roma’yı, Viyana’yı da almak istiyordu.Gözü eski ata toprağı olan Orta Asya’da değil, Avrupa’daydı. Zaten imparatorluğu bir Doğu-Batı sentezi haline getiren de bu anlayış değil miydi?

***

Bin Yıllık Yürüyüş’ün en önemli istasyonlarından birisi Tanzimat Fermanı oldu.İki yüz yılı aşkın bir süredir hayatımızın her alanında etkili olan “batılılışma” özlemi Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk devrimleriyle müthiş bir ivme kazandı.Şimdi bu yolun en önemli dönemeçlerinden birisine geldik.Batılılaşma sevdamızın bugünkü adı “Avrupa Birliği” dir.Gayet iyi biliyorum ki uzun vadede hiçbir güç Türkiye’yi Avrupa Birliği idealinden vazgeçiremez.Çünkü “AB”, bu toplumun kromozomlarına işlemiş olan tarihsel yönelişin ifadesidir. Türkiye’nin Cumhuriyetten sonraki en önemli projesidir.Bakalım 3 Kasım seçimleri bu temel içgüdüyü yansıtan bir iradeyi mi ortaya çıkaracak, yoksa uzun vadede Türkiye’yi yolundan çeviremeyecek ama kısa vadeli duraklamalara neden olacak bir yapıya mı prim verecek?Günün yakıcı sorusu bu!

Zülfü Livaneli

31.10.2002 / Vatan Gazetesi

Spread the word. Share this post!