Yenileniyoruz... Tüm verilere ulaşamayabilirsiniz.

Öykülerimin Farsça’ya aktarılmış olması benim için çok büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı.

Gençliğimde İranlı arkadaşlarım oldu. Farsça bilmememe rağmen onların konuşmaları adeta müzik gibi gelirdi kulağıma. Artık öykülerimin bu müzikli dilde varolacaklarını ve okunacaklarını bilmek beni çok heyecanlandırıyor.

Farsça, dünyanın en eski ve edebi açıdan en önemli dillerinden birisi. Yüzyıllar boyunca doğunun edebiyat dili olmuş. Dünyanın en meşhur şair ve düşünürlerinden olan Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hafız ve Ömer Hayyam gibi sanatçılar eserlerini bu dilde yazmışlar.

Hayranlıkla bağlı olduğum bu dil ve kültür beni derinden etkiledi. Yalnızca edebiyat değil, müzik, sinema ve halk bilimleri alanlarında da Fars kültürünün zengin kaynaklarından beslendim. İşte bu yüzden öykülerimin Fars kültürüne yapacakları yolculuk benim icin çok önemli.

Bu kitapta derlediğim öykülerin benim için özel bir yeri var, çünkü bunlar yayımlanan ilk edebi eserlerim. Buradaki öyküler ilk olarak 1978’de kitaplaştırıldı. Daha sonra bu ilk derlemeye yeni öyküler ekledim. Öykülerin tamamı Almancaya çevrildi ve yayımlandı. “Arafat’ta Bir Çocuk” İsveç televizyonu tarafından filme alındı.

Bu kitaptaki öyküleri daha çok Türklerin işçi veya politik mülteci olarak Avrupa’ya gittikleri döneme ait gözlemlerimden yararlanarak kaleme aldım. Öykülerimin ortak teması bireylerin yaşadıkları kültür çatışmalarıdır.

Hiç şüphesiz bunlar İranlıların da öyküleridir…

Zülfü Livaneli
İstanbul
Şubat 2004

ISBN:975-14-0795-8
SAYFA SAYISI:221
ÖZELLİĞİ:13.5×20 cm
TÜRÜ:Roman

Sıcak ülkelerinden, Stockholm’un kar altındaki caddelerine ve buz tutmuş göllerine savrulan siyasi mülteciler. Yaşamı paramparça olmuş Sami’nin, bir Kuzey hastanesinde önüne çıkan yaşlı bir Bakan.

Bir Cinayet planı ve Sami’nin yaşamını etkileyen bir kedi. Çevresindekileri kendisine âşık eden Şilili bir genç kız; yakıcı öfke nöbetlerine kapılan güzel Clara.

Bir uzay istasyonu kadar garip ve uzak buldukları iklimde kıvranan, acı çeken, kıskanan, cinsellikle avunmaya çalışan ve öç alma hayalleri kuran insanların romanı.

Sami, Clara, Juan Perez, Rıza, Garcia, Adil ve Yoriko’nun hikâyesi, uzun süre etkisinden kurtulamayacağınız bir derinlik ve elinizden bırakmayı olanaksız kılacak, soluk kesen bir kurguyla anlatılıyor.

BİR KEDİ BİR ADAM BİR ÖLÜM ÜZERİNE

Gerçek bir şaheser! Teknik ve psikolojik olarak mükemmel! Öldürmek mi bağışlamak mı, ikilemini en iyi veren roman.

Yaşar Kemal

Livaneli genelde kimliği, kişiliği, yüzü silinmiş, hepsi birbirine benzetilmiş mültecilerin yaşamına evrensel bir pencereden bakarken. 12 Eylül’ün, öncesi ve sonrasıyla bir panoramasını da çiziyor. Yazarlığının olgunluk çağı nişanesi!

Refik Durbaş

Bir Kedi, Bir Adam Bir Ölüm, kolay okunan çarpıcı bir roman. Tatile giderken yanınıza alın.

Hıncal Uluç

.bütün dünya mültecilerinin payşatığı, kökünden koparılıp yere serpilmiş çiçekler yazgısının ağıtı. Kronolojiyle ve okurla, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor ve iki boyutlu bir gerçeği, büyük bir ustalıkla anlatıyor.

Altan Gökalp (CNRS Paris)

Livaneli yeni romanında, yeterince bilinmeyen bu tarihin edebi bir panoramasını çiziyor. Üstelik tümüyle edebi bir atmosfer, ilginç bir kurgu ve yalın bir dil ile.

Mehmet Uzun

Bir Kedi, Bir Adam Bir Ölüm, Farça, Yunanca, Sırpça ve Almanca’ya çevrilmiştir.

Spread the word. Share this post!