Yenileniyoruz... Tüm verilere ulaşamayabilirsiniz.

Bölük bölük olmuş çaylar dereler
Hiçbiri denize varabilmezmiş
(Kan Çiçekleri)

Adına ister hükümet, ister cemaat, ister başka bir şey denilsin; muhafazakar kesimin yazarlarında aylardır büyük bir tedirginlik var. Kendi aralarındaki bu bölünmeyi, bu parçalanmayı, düşmanlığa varan bu cepheleşmeyi anlayamıyorlar. Kimileri buna dost-modern adını takıyor, kimileri ‘’Hepimiz zarar görüyoruz. Hadi barışalım artık.’’ türünden yazılar yazıyor.

Bu şaşkınlığı anlayabiliyorum çünkü Türkiye’de laik kesimin ve genel anlamda solun yıllardır içine düştüğü cehennemi onlar yeni yaşıyorlar. Alışık değiller.Bu yüzden panik içindeler.

Çünkü çok iyi biliyorlar ki; bu ülkede muhazakarlara kapıyı, solun birbirini yemesi açtı. Seçimlere, birbirine düşman örgütlerle CHP-DSP-SHP olarak giren partiler, toplamda daha fazla oy aldıkları halde, yerel ve siyasal yönetimleri dinci partilere kaptırdılar. (Bir örnek: Yıl 1994 İstanbul. SHP+CHP+DSP toplam oyu yüzde 35, Refah Partisi’nin oyu yüzde 25. Ama sonuçta kazanan Refah oluyor. Ankara da öyle.)

Yıllardır sol liderler en büyük mücadeleyi yine sola karşı verdiler. Uzlaşmaya yanaşmadılar. Ve sonuç ortada; kaybedilen bir ülke.

Gazete arşivlerine bakıldığı zaman bu kardeşinizin yıllardır ısrarla ‘’solda birlik’’ dediği, bunu sağlamaya uğraştığı, solun ortak aday çıkarması gerektiğini söyleyerek bu yönde çalışmalar yaptığı görülür.

Bütün büyük şehirleri ve ülke iktidarını, salt kendi aralarındaki mücadele yüzünden kaybetmiş olan laiklerin ve solcuların, bu yaşananlardan ders çıkardığını düşünmek ve umutlanmak istiyorum.

Acaba, muhafazakarların da ilk kez bölünmeye uğradığı bu ortamda yurtsever bir cephe kurulabilecek mi? Bu ülkenin namuslu insanları, laikleri, demokratları, solcuları, emekten, hukuktan ve insan haklarından yana kitleleri bir araya gelebilecek mi?

Bu soruya evet diyebilmeyi çok istiyorum doğrusu. Çünkü geleceğimiz buna bağlı

Zülfü Livaneli, 4.2.2014

Spread the word. Share this post!