Yenileniyoruz... Tüm verilere ulaşamayabilirsiniz.

Eskiden gazeteler ve “mecmua”lar, ünlü kişilere şöyle bir soru sorarlardı: “Issız bir adaya düşseniz yanınızda götürmek isteyeceğiniz üç kitap ne olurdu?”

Şimdi evrende ıssız ada kalmadığı ve kalsa bile oraya düşecek kişinin Iphone, Ipad gibi araçlarından kitaplara sıra gelmeyeceği için böyle sorular sorulmuyor.

Buna karşılık “okunacak kitap listesi” isteyen okur sayısında da bir artış var. Bu bir çelişki gibi görünebilir ama değil. Gençler bu soruyu yazarlara yöneltiyorlar; bizim edebiyat notlarına da ısrarla böyle sorular geliyor.

Bu hafta edebiyat notlarını bu konuya ayırmak istiyorum ama bir kez daha belirteyim ki bu öznel bir listedir, sadece benim zevkimi yansıtır. Çünkü sanatta, spor gibi ölçülebilecek başarılar yoktur. Hiçbir romanı, filmi besteyi; 100 metre koşularının sonuçları gibi değerlendiremezsiniz. Belki zaman ölçeği kullanılabilir. Zamanında çok şişirilen ama sonra unutulup gidilen yazarlar olduğu gibi, kuşaktan kuşağa aktarılanlar da var ve bu yazarlar dünyamızın belleğini, kültür mirasını oluşturuyor.

Bu yazıyı yazarken, 2007 yılında Amerika’nın en büyük kitapçı zinciri olan Barnes And Noble’ın, 2006 yılında bana yönelttiği sorulardan ve verdiğim cevaplardan yararlanacağım. Çünkü o tarihten bu yana düşüncem değişmedi.

Bu söyleşinin aslını görmek isteyenler şu linkten ulaşabilirler:

http://www.barnesandnoble.com/writers/writerdetails.asp?cid=1649382
***

Barnes and Noble: Hayatınızı ve bir yazar olarak kariyerinizi etkileyen en önemli kitap hangisidir?

Livaneli: Ernest Hemingway’in bütün eserleri, özellikle de İhtiyar Adam ve Deniz (İhtiyar Balıkçı) hayatımı ve kariyerimi büyük ölçüde etkiledi. Çünkü Hemingway’i çocuk yaşlarımda okudum ve hemen benim idolüm haline geldi. Onu sadece bir yazar olarak değil, dünya gençliğinde uyandırdığı macera duygusu nedeniyle de çok sevdim. İhtiyar Adam ve Deniz’i birçok kez okuduktan sonra bazı bölümlerini ezberlemiştim. Yazar olmaya ve onun gibi maceralarla dolu bir hayat sürmeye karar verdim.

Ankara’daki baba evimde, odamın duvarları sinema ve müzik starlarının değil, Hemingway’in resimleriyle doluydu. Onun hakkında yazılan bütün biyografileri okudum. Her cumartesi, Ankara’daki Amerikan Kütüphanesi’ne gider, gazetelerde onunla ilgili yeni bir haber olup olmadığını araştırırdım. Bendeki Hemingway etkisi o kadar büyüdü ki 16 yaşına bastığım yaz, aileme haber vermeden bir balıkçı köyüne gittim. Balıkçı teknelerinde çalışmaya başladım. Geceleri teknede, başımın altına kitabı koyarak yatıyordum. İki ay sonra ailemin yanına döndüm ama artık kesinlikle bir yazar olacağımı biliyordum.

***

BN: Sizin için en önemli on kitap hangileridir ve onları özel kılan nedir?

ZL: WILLIAM FAULKNER, AĞUSTOS IŞIĞI 

Faulkner’in Ağustos Işığı’nı gençliğimde okudum ve bu kitabın hayatımı değiştirebileceğini hissettim. Roman, yerel bir cinayeti evrensel bir trajedi boyutuna yükseltiyor ve okurda, bu olayın her yerde, her zaman olabileceği yönünde bir kimlik duygusu uyandırıyor. Eski Ahit’i hatırlatan arkaik bir hava yaratmasına rağmen, son derece modern bir roman kalitesine sahip. Faulkner, gün ışığında geçen sahnelerde bile gölgeli bir atmosfer yaratmayı biliyor ve böylece bilincimizin karanlık ve gölgeli yapısını temsil ediyor. Şunu da söylemem gerekir ki bir yazar olarak, Faulkner’in etkisinden kurtulmak için epey uğraştım.

19. yüzyılın roman geleneğindeki bazı karakteristik ögelerin, 20. yüz yıl Amerikan romanına taşınmış olduğu görüşündeyim. Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev ve Faulkner, Caldwell, Steinback arasında benzerlikler buluyorum.
***

DOSTOYEVSKİ, SUÇ VE CEZA

Bu romanda en çok hoşlandığım şeylerden biri, Dostoyevski’nin St. Petersburg’u (anlatmadan) anlatışı. Şehir, karakterlerin iç dünyasını yansıtıyor. Raskolnikov’un işlediği cinayetten dolayı duyduğu vicdan azabı ve itirafları da beni derinden etkiledi. Bugün suç işleyenlerin çoğu, bu suç gizli kaldığı sürece rahatça hayatın keyfini çıkarmaya devam ediyor. Bu açıdan Dostoyevski’nin, insan kalbini idealize ettiği söylenebilir. Yine de bu durum, insan psikolojisinin derinliklerini analiz etmeyi önemseyen bu büyük yazarın, romanın sonunda bir umut ışığı göstermesi ile açıklanabilir.
***

BİNBİR GECE MASALLARI 

Doğu edebiyatının bu şaheseri, birçok hikâyeyi içiçe geçiren labirent şeklindeki yapısıyla, dünya yazarlarını derinden etkiledi. Jorge Louis Borges ve daha birçokları gibi. Bir kadın tarafından anlatılan bu hikâyelerin hepsi, ölümle hayat arasında sallanan kadınların sadakatsizliği üzerinedir. Bu kitap her yazar için sonsuz bir ilham kaynağı.

***

MEVLANA, MESNEVİ

Doğu edebiyatının bir başka şaheseri. 13. yüzyılın büyük Sufi şair ve düşünürü Mevlana Celaleddin Rumi tarafından yazılmış. Birbirinin içine geçen meseleleri ve hikâyeleri birleştiren Mesnevi, derinliğinin yanında, modern fikirlerle dolu oluşuyla da okuru şaşırtıyor. Daha 13. yüzyılda Mevlana, her türlü dini, etnik ve cinsel ayrımcılığa karşı çıkıyordu. Kitaplarımda sık sık Mesnevi’den alıntılar yapmayı severim.

Bu hafta yine okunacak kitaplar listesine devam edeceğiz. Geçen pazar Barnes And Noble kurumunun, benimle bu konuda yaptığı bir söyleşinin ilk bölümünü yayınlamıştım. Bu hafta ikinci bölümü sunuyorum. Son sorular doğrudan doğruya kitapla ilgili değil ama yine de meraklısı için eklemeyi uygun gördüm.
***

– Leo Tolstoy, Anna Karenina 

Tostoy’un kendini bir kadınla özdeş kılması ve kadın duygularının derinliklerine inmesi bende hep hayranlık uyandırmıştır. 19.yüzyıl Rusyası’nda, aksakallı bu yaşlı kontun, bir kadının, sonu intiharla biten umutsuz aşkının hikâyesini anlatması ilginçtir. Bu durum, büyük bir yazarın, kendisini dünyadaki başka kişiler ve hikâyelerle bütünleştirebilme yeteneğinden başka neyle açıklanabilir.

– Gustave Flaubert, Madame Bovary

Bu kitabı da, Anna Karenina ile aynı nedenlerden dolayı seviyorum. Flaubert’in ayrıntılara göstediği titiz sadakatine ve anlattığı kişi, olay ve yerleri gözümüzde canlandırma ustalığına hayranım.

– Garcia Marquez, Önceden Bildirilmiş Bir Cinayetin Anlatısı (Kırmızı Pazartesi)

Bu küçük ama yoğun roman, bir kasabada gelenek uğruna işlenecek olan bir cinayeti bildikleri halde sessiz kalan insanları anlatıyor. Sanıklar bu durumu belli etmelerine rağmen, kasaba bunu bilmeyi reddediyor. Bu kitabı, ülkemde beni de çok uğraştıran, gelenekle modernite çelişkisini anlattığı için çok beğenirim.

– Yaşar Kemal, İnce Memed

Türk edebiyatının bu büyükklasiği, gençliğimizde bize adaletsiziliğe ve zulme karşı başkaldırmanın gerekli olduğunu öğretmiştir.

– Cervantes, Don Kişot

Tekrar tekrar okuduğum bu başyapıtta, Don Kişot’un değişen bir dünyada, kaybolmuş değerler için verdiği umutsuz mücadeleyi çok hüzünlü bulurum. Mutluluk romanımdaki bir bölüme “Gece Don Kişot, Gündüz Sanço Panza” adını koymuş olmam rastlantı değil. Hepimiz bir parça böyleyiz. Geceleri idealizmle ve yüce duygularla dolup taşarız ama sabah, hayatın gerçekleri bizi birer Sanço Panza haline getirir.

Spread the word. Share this post!