Yenileniyoruz... Tüm verilere ulaşamayabilirsiniz.
1975

Halk gibi, halkı gibi…

Bir türkü bin yıl su altında kalıp arınmış bir çakıl taşı gibidir. Büyük halk kütlelerini yüzyıllar ötesinden alıp işleye işleye, süreler üstünden aşıra aşıra günümüze getirmiştir. Türküyü her insan söyler, her insan söylerken de türküyü kendince bir kere daha yaratır. Türkü insanlığın kanında olan, insanoğlunun kanıyla yaratılan bir sanat yapıtıdır. Yüzyıllar boyunca halkla birlikte büyük ustalar da damgalarını, kişiliklerini türkülere vururlar. Yüzyıllar boyu yıkana yıkana gelmiş türküyle kişiliklerini katıp ona yeni bir biçim verirler. Bölgeler, iklimler, koşullar da büyük ustalarla birlikte, coğrafyalar da onlarla birlikte türküyü kendilerine, kişiliklerine uydururlar. Bu, türkünün zenginleşmesidir. Ben Çukurovada Torun Paşa’ya, Cemil Ahmede, Gebelili Küçük Memede, Murtaza Ağaya yetiştim. Bunlar Çukurova bozlağını örneğin ayrı ayrı, kendilerince bölgelerinin, obalarının meşrebince, kişiliğince söylüyorlardı. Dadaloğlunu Binboğanın Avşarı kendince söyler, Çukurovanın Hacılar, Aslanlı, Hamam köyleri, Hemite, Gebeli köyleri başka başka söylerler. Nasıl her büyük usta türküye damgasını vuruyorsa bölgeler de vururlar. Kozanoğlu ağıdı çağların bu büyük başkaldırma türküsü Orta Anadoluda oturak havası türküsü olmuştur.

Türküleri bize yüzyıllar, milyonlarca insanın emeği, tadıyla, yatarmasıyla getirir, her çağ da türkülere kendi özelliğini katar. Bu türkülerin, insanlığın yasasıdır.

Bizim türkülerimiz daha halkın dilinde, elindedir. Çağımızın dünyası, halkın büyük ustalarının dışında, türkülerle pek öyle uğraşacak zamanı bulamamıştır. Sömürü dünyası bütün insanlıkla birlikte türküleri de yozlaştırma çabasında. Elinde de bu işleri yapabilecek sonsuz olanaklar var. Ama türküler insanlığın kanındadır, onları kimse kolay kolay yozlaştıramaz. Sömürücü güçlerin bütün yasalarından, insanlığın kanına sinmiş, kanından doğmuş türküler daha güçlü, daha yaratıcıdır. İnsanlık türkülerini yaratmakta devam edecektir.Doğal kalmış, yabancılaşmamış her insan kendince insanlığın türkülerini yaratacaktır. Ve bu insanlığın içinden sivrilmiş Zülfü Livaneli gibi çağın ustaları da insanlığın türkülerini sürdürmeleri için onlara yardımcı olacaklardır. Zülfü Livaneli büyük halk gibi, halk ustaları gibi türküyü kanıyla, yüreğiyle söyler. Birgün yüreği dört okka Zülfü Livanelilerle birlikte tekmil halkımız, sağlıklı bir ortamda, türkülerimizi büyütecek, söyleyecek, zenginleştirecektir. Zülfünün güzel, yürekten, kanından gelen usta sesi halkımzın, insanlığımızın sesidir. İşte bu plak bunun tanıklarından birisidir.

Yaşar Kemal -1977

Eserler

  1. Merhaba (4:16)
  2. Görünür (4:21)
  3. Dert Beni (4:27)
  4. Kozanoğlu (3:56)
  5. Düşman (1:24)
  6. Mapusane (3:46)
  7. Şeyh Bedrettin Destanı (14:41)